"Anlık İleti"

"Instant Message"

Bir resmin, kendisini izleyeni yeni bir deneyime teşvik etmesi, yeni ve farklı diyebileceğimiz anlamlara doğru örgütlemesi durumu, bir farkındalık ve elbette yeni bir bilinç içeriği.Serkan Adın’ın resimlerinde ilk olarak seçilen kadın fotoğraflarıdır. Anlamın, bildik kadın imgesinin geniş ve dolaylı yollarına sapmadan, yalın ve apaçık verilişiyle izleyici, daha önce edinilmiş bir deneyimin ortasına bir kez daha farklı bir mekanda yakalatılır. Resmi ortadan kaldırarak, öncelikle izleyicinin imgesine müdahale etmeden oluşan bu farkındalık, bir pencereden ya da kapı aralığından izlenen görüntülere dönüşerek bir suç ortaklığı duygusu yaşatır.Resmin içindeki anlamla değil, resmin karşısındaki duruşla etkili ve yeni deneyimler kazandırmak amaçlanmış gibidir. Resimde anlamın gizlenmeyi, derinleşmeyi, yerleşmeyi yeğlemeden, usulca yanaşıp vurkaç yaparak geçip gitmeyi tercih ediyor oluşu buradan gelir.Bu kadın figürlerinden izleyiciye geçen estetik hazza eşlik eden yaşanmışlıklar ve bu yaşantıların oluşturduğu imgesel dizin, her izleyicide öznel birtakım içeriklerle karşılaşarak kendi izleğini oluşturacaktır. Ortada kalan ne yaratıcının gerçeği, ne yaratılan yapıtın, ne de kadın figürünün, onun erotizminin, ya da genel geçer algılanış biçiminin gerçekliğidir. Yapıta sinen gerçek, izleyicinin bilinç alanında o an için evrilerek kendisini belirleyecek “anlık ileti”dir. Kurgu, elbette ki bu iletinin gerçekleşebilmesi için yapılandırılmamıştır. Resimlerde oluşturulmuş yüzey biçimci plastik tavır, formla girişilmiş bir hesaplaşmanın sonucu varlığını ortaya koyabilmiştir. Derinlik gözetilmeksizin üst üste çakıştırılarak çözümlenmiş espasın, yüzeyde dağılması ve o an için bir araya getirilmiş gibi görünüm kazanarak biçimlenmesi, bu öznel algıyı güçlendirir.İzleyiciye atfedilen bu özgür alan, dijital müdahalelerle çeşitlenen fotoğrafların, ağaç baskı tekniğiyle kağıt yüzeyine aktarıldığı bir süreçle gerçekleştirilir. Geleneksel yöntemle, teknoloji bir arada kullanılır. Resmi değerlendirme aşamasında anlamı bu denli izleyiciye yüklememizin sebeplerinden biri de bu önceden belirlenmiş, seçilmiş görüntülerdir. Yani süreç, yine bir izleyici gözüyle kendisini başlatır. Bu fotoğrafik görüntülerin izlenmesi süreci, şu değil bu fotoğrafın seçilmesi, o değil bu görüntünün işlenmesi, öngörülen plastik etkiye ters düşmeyecek şekilde biçimlendirilmesi yaratıcının kararıyla gerçekleşir. Fikir, plastik dil ile birlikte imge kalabalığına başvurmaksızın ifadeleşir.Aysun ORAN- nisan/2005














"Save As"

"Farklı Kaydet"


Yaratıcı, eser ve izleyici üçgeninde ortaya çıkan iletişimin, bu yaratımın devamlılığını sağlayacak niteliğe kavuşabilmesi için, ancak her seferinde yeni, farklı ama tutarlı bir serüvene dönüştürülmelidir ki çok daha güçlü bir anlama erişebilsin. Eserde karşımıza çıkan dönüşüm, ya da eserin bıraktığı “iz” ise ancak bu iletişimin gücü kadar olur. Her yeni eserde izleyicide kalan yeni içerikler var olanlarıyla kavuşturulur ki bu da ancak yaratıcının resminin içine gizlediği komutlarla gerçekleştirilir.Serkan Adın, hem bu gerçeği benimsiyor hem de kompozisyonlarındaki dijital çağrışımları vurgulamak adına son çalışmalarını “farklı kaydet” adıyla sergiliyor.Adın’ın resimlerinde izlemeye alışkın olduğumuz figür-mekan ilişkisi “bilinçli” bir biçimde yok edilmeye çalışılmış gibi görünüyor ama aslında mekan temiz bir yüzey olarak algılatılarak “farklı” duyumsatılıyor. Oysa aynı mekan, sadece figürün hareketiyle sınırlandırılmış gibi görünen kompozisyonda dev bir boşluk oluştursa -ve bu boşluk her ne kadar bir uzlaşma alanı gibi gösterilse- de aslında figürle tezat yaratarak başka bir çatışma alanına karşılık geliyor. Hem böylece mekanın belirleyici, koşullayan etkisinden kurtarılmış, figürü tekil değerlendirecek bir algıya da başvurulmuş oluyor.Figürün içine hapsedilmiş hareketlilik ve gerilime inat durgun bir yüzey, tuhaftır, aynı anda hem mekansızlığı hem de mekanı oluşturuyor. Figürün zaman zaman yüzeye yedirilen parçaları bu tip bir “mekana ait oluş”a destek verirken, figür yüzeye, yüzey figüre sinsice akarak karışıyor. Ancak “ten”in bu mekansızlığın taşındığı özgür alana karşın ısrarla kullanılan rengi ile kadın imgesi, kendisiyle iç içe geçmiş vücut, beden ve dolayısıyla erotizm fikrini uyandırarak izleyiciyi aynı başlangıç noktasından hareketle resmi değerlendirmeye koşulluyor. Bu biçimsel donanım sayesinde izleyicide zaten varolan bir öykü “farklı kayıt” adı altında irdeletilmeye çalışılıyor. Kadın figürünün aidiyeti, bu yapıtlarda, bildik imgesel çağrışımları, alışılmış duygusal yağmalamaları, kadın formuna raptedilmiş anlamları sorgulatılırken figür, bir zemine ya da platforma oturtularak kadın imgesi nesneleştirilmeye çalışılıyor. Aysun Oran / Maya